Plastik Sanatlar Eğitimi (PSE)
MEF Okullarında Plastik Sanatlar Eğitimi dersleri, çeşitli araç-gereç, malzeme ve tekniklerle sanatsal disiplinlere yönelerek, estetik anlamda, en temel kavram ve yöntemlerin öğretileceği, yaratıcılığa ve sanata giden yolun alanı olarak görüldü ve ele alındı. Bu nedenle ders içi ve ders dışı “eğitsel etkinlikler” lerle “kulüpler” olarak uygulamaya konuldu. Mef Okulları vizyon ve misyonu gereği olan “sanat uygulamaları yanında sanat kültürü”ne de özel önem vererek, çocuğun/gencin kendini özgürce ifade etme ortamı sağlandı. Çünkü Plastik sanatlar eğitimi , yetişmekte olan kuşakları her alanda yaratıcılığa yönelten, onlardaki bilişsel gelişimin yanısıra duyu, duyum ve duyarlılığında eğitimine yer veren bütüncül bir eğitimdir. Her çocuk yaratıcıdır, ancak ondaki yetenekleri bulup ortaya çıkarmanın şartı ise, alanında uzman rehber öğretmenler, çeşitli ve kaliteli malzemelerle özgür atölye ortamları gerekir. Ve böylece kurum olarak öğrencilerimize özgürce kendini ifade etme olanağı sağlarız.
Amacımız
Sanat kültürü edinmiş, ileride meslekleri ne olursa olsun, çağdaş, uygar ve yaratıcı bireyler yetiştirmeyi amaçlarız. “Yaratıcılığı; buluş zenginliği, özgürlük ve sorunları yepyeni bir biçimde çözümleme” olarak tanımlayabiliriz. Hangi meslekten olursak olalım, yaratıcı olmanın, hızla değişen dünyaya ayak uydurmanın da şartı olmuştur. Başka bir deyişle, sürekli değişen ve sorunlarla dolu dünyamızda, güçlüklere ancak yaratıcı bireyler direnebilir. Ayrıca, sanatla uğraşmak, ister ürün vererek olsun, ister izleyerek, duyguları ve duyarlılığı harekete geçirmekle kalmaz, bilişsel ve duyuşsal yanlarıyla bütün zihinsel süreçleri canlı tutmaktadır. Çünkü sanatsal etkinliklerde “araştırma,bulma,sınama,deneme,uygulama,yargılama, eleştirme ve sonuçlandırma gibi süreçler yer alır. Bu da bilimsel araştırma süreç ve yöntemlerine uygunluk gösterdiği anlamına gelir.
Plastik Sanatlar Eğitiminin, diğer eğitici çalışmalardan farkı ise; toplumsal bir varlık olarak çocuğun/gencin, olay ve olguları algılarken seçici ve özgün, ve de çok yönlü bakış açısı kazanmasını sağlayan “estetik” eğitimdir. İlk ve orta eğitimde hareketli ve çoşku dolu ruhsal yapısıyla cocuk-genç duyuşsal dünyasının dış etkenlere en açık olduğu dönemi yaşar. Bu nedenle “ESTETİK” eğitimin en elverişli olduğu dönemdir.
Endüstrileşme, teknolojinin yaratığı yaşam biçimi, kendine yabancılaşan bir insan tipini yarattı. Bilgisayarda aynı komutlara basan, aynı restorantlarda yemek yiyen, aynı alışverişleri yapan ve bunları aynılaştıran medya “toplumsal insan” “özgür” insana yabancıdır. 19. yüzyıldan bu yana, sanat eğitiminin en önemli sorunu teknoloji-insan karşıtlığını dengeleyebilmek olmuştur. Bu durumda özgür insan yetiştirmede etkili bir araç olan “sanat eğitimine” ne 21. yüzyılda daha çok ihtiyaç vardır.
Bilginin ve yaratmanın kaynağı insan ve doğa sevgisidir. Duyuları güzelliğe ilişkin değerlerle beslenen çocuklar, doğayı ve sanat esrlerini sevmekle kalmayacak, içinde yaşadığı çevreyle ilgili bilgi birikimi de sağlaycaktır. Bu yolla kazandığı sevgi “öğrenmenin” kaynağını da oluşturacaktır.
İşte okulumuzda, sanat öğretmenleri bu bilinçle haraket eder, yaratıcı çalışmalara öğrencisiyle birlikte heyecanla katılır. Bu nedenle okul içi ve okul dışı sergilerimizdeki çalışmalar, düşünmenin, yaratmanın ve heyecanla malzemeye biçim vermenin sonuçlarıdır.
Ders ve kulüplerde yıl içinde yaptığımız çalışmalardan oluşan bir seçki geleneksel yılsonu sergimizde sergilenecektir.